Zeytinyağı, yalnızca bir besin değil; binlerce yıllık bir kültürün, sağlıklı yaşamın ve doğayla iç içe olmanın sembolüdür. Akdeniz’den Mezopotamya’ya, Ege kıyılarından Anadolu’nun bereketli topraklarına kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Günümüzde de sofraların vazgeçilmezi olan zeytinyağı, geçmişten bugüne sağlık ve lezzetin en doğal hali olarak hayatımızdaki yerini korumaktadır.
Zeytinyağının tarihi yaklaşık 6.000 yıl öncesine, Mezopotamya ve Doğu Akdeniz uygarlıklarına kadar uzanır. Eski Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar zeytinyağını yalnızca besin olarak değil; tıpta, kozmetikte ve dini törenlerde de kullanmışlardır.
Antik Yunan’da zeytinyağı, sporcuların vücuduna sürülür, sağlık için içilir, lambalarda yakıt olarak kullanılırdı. Aynı zamanda zeytin dalı, barışın ve zaferin sembolüydü. Anadolu topraklarında da zeytinyağı binlerce yıldır hem üretim hem de kültürel açıdan önemli bir yere sahiptir. Bugün Türkiye, dünyanın en kaliteli zeytinyağlarını üreten ülkelerden biri olarak bu mirası yaşatmaya devam ediyor.
Zeytinyağı sadece lezzetli değil; aynı zamanda sağlık açısından da sayısız faydaya sahiptir. Özellikle sızma (soğuk sıkım) zeytinyağı, antioksidanlar ve faydalı yağ asitleri bakımından oldukça zengindir.
Zeytinyağı, kötü kolesterolü (LDL) düşürürken, iyi kolesterolü (HDL) artırır. Kalp damar sağlığını destekler, tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur.
İçeriğinde bulunan E vitamini, polifenoller ve oleik asit, serbest radikallerle savaşarak hücre yaşlanmasını yavaşlatır ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
Mide asidini dengeler, hazmı kolaylaştırır ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur.
Nemlendirici ve besleyici özelliği sayesinde, cildi yumuşatır, saçları güçlendirir. Doğal bir güzellik kaynağı olarak kozmetik ürünlerinde sıkça kullanılır.
Kan şekerini dengeleyici etkisi sayesinde, diyabet hastaları için sağlıklı bir yağ alternatifi sunar.
